KEKELİ KÖYÜNÜN SEMBOLU KESİKBAŞ ŞEHİDİ İLE ZİYARET ÇEŞMESİN HAKKINDA BİLİNEN RİVAYET
31.12.2012 11:08
Efsaneye göre Malazgirt Kalesi civarında Teymus isminde bir ateşperest kıral ile annesi Zümrü varmış. Büyücü ateşperest olarak nam salan Teymusun annesi Zümrü ateşperest elindeki su tasına sol elini daldırıp düşmanına doğru salladığında su damlacıkları yılan, çıyan ve akla gelebilecek her türlü korkunç yaratığa dönüşüp olup onları yok edermiş. Sağ elini tasa daldırıp salladığında yıldırımlar, şimşekler, fırtınalar ve tufanlar şeklinde düşmanlarının üzerine yollayıp yenermiş. İslamiyetin dünyaya yayıldığı dönemlerde Şah Teymusun oğlu Beşir Hak dinini seçip Müslüman olması üzerine babası tarafından çok ağır işkencelere mauz kaldıktan sonra dili kesilerek Mekkeye gönderilir. Beşirin Mekkeye varması üzerine , Zaten daha evel o bölgede yaşayan müslümanlarla diğer halklara kan kusturan Malazgirt Kalesi Kumandanı Teymus ile anasının vahşetlerine son vermek için sefere çıkılmasına karar verilmesi üzerine Hazreti Ali (RA) sefere çıkarak malazgirt kalesi önüne gelir.
Yapılan savaşta Zümrü Ateşperest bütün sihir ve hünerlerini sergilemesine rağmen, sihir Hz Alinin kılıcı Zülfekara karşı işlemediğinden İslam Ordusu kaleyi ele geçirerek, imana gelmeyen ateşperestleri kılıçtan geçirmiş ve kaçanlarda önüne gelen bütün müslüman köy ve obalarına saldırarak katliam yapıyorlarmış.
Nitekim kaçanlarla Haçlı gölü çevresinde yaşayan köylerdeki müslümanlarla Bulanığın Haçlı köyü yakınındaki göl kıyısında ovada (Kazan Ovası) müthiş bir savaşa girerlerken Müşriklerden biri Kekelili bir ermişin kafasını keser. Herkes Ermişin yere yıkılacağını beklerken o kesik başını koltuğunun altına alarak kekeli köyüne kadar gelir.O zamanlar ateşperestler ile müslümanlar Kekeli Köyünde karışık yaşarlarmış.Müşrik ailelerden bir kadın dışarıda başını koltuğunun altına alıp gelen müslümanı görünce "Aman.. demiş bunların ölüleri böyle ise şimdi sağları kimbilir bizimkilere neler çektiriyordur" deyince ; bu gün mezarlık olarak tahsis edilen köy merkezindeki Şehit tepesinin tam eteğinde mubarekin kafası koltuğundan düşer ve orada yıkılır. Bu durumu gören müslümanlar gidip mubarekin başını kaldırınca; altından bu günkü ziyaret çeşmesi yerden fışkırır. Şehit orada çıkan su ile yıkandıktan sonra tepenin tam zirve noktasına mezarını yapar ve oraya defin ederler.
Mubarek günlerde ve kandillerde Şehidé Başkesin kabrinin üzerinde geceleri bir ışığın zaman zaman yanıp söndüğünü görenler olduğu rivayet edilir. Hatta 1965 yılında Kekelide bir cinayetin işlendiği gece Şehit tepesine ateş yağdığını ve görenler olduğunu hatırlıyorum. Bir keresinde orada şehit değil hazine var deyip kazıyan köylülerden birinin ertesi gün ağzının yamulduğunu (Yüz Felci) gözlerimle gördüm.
Ziyaret çeşmesinin ise dünyada eşi benzeri olmayan bir durulukta sanki filitreden geçirilmiş gibi temiz, buz dolabından çıkmış gibi soğuk ve şerbet kıvamında bir suyu vardır. yıllardır Köylü orada hem içme suyunu karşılıyor hayvanını suluyor, tarlalarını suluyor ve zahirelik buğdaylarını o suda yıkar. Yani ziyaret çeşmesinin nimetleri saymakla bitmez. Yanılmıyorsam 1964 yılında köylü kadınlardan biri ziyaret çeşmesinde çocuk bezi yıkayınca su çekildi. bir süre akmayan su tekrar köylüler tarafından kazılarak yeniden çıkması sağlandı. Suda insanlara zarar vermeyen küçük sevimli yılanlar ile balıkların yaşadığını herkes bilir. Bu gün hala ziyaret çeşmesi köye bahşedilmiş bir nimet olarak ovaya doğru akmaktadır.
İşte rivayet ve eskilerden anlatılan bilgiler ışığında Kesik Baş Şehid ile Ziyaret Çeşmesinin hikayesi ............
Kaynak: Kazımé Evdılhadiyé Şemski
Efsaneye göre Malazgirt Kalesi civarında Teymus isminde bir ateşperest kıral ile annesi Zümrü varmış. Büyücü ateşperest olarak nam salan Teymusun annesi Zümrü ateşperest elindeki su tasına sol elini daldırıp düşmanına doğru salladığında su damlacıkları yılan, çıyan ve akla gelebilecek her türlü korkunç yaratığa dönüşüp olup onları yok edermiş. Sağ elini tasa daldırıp salladığında yıldırımlar, şimşekler, fırtınalar ve tufanlar şeklinde düşmanlarının üzerine yollayıp yenermiş. İslamiyetin dünyaya yayıldığı dönemlerde Şah Teymusun oğlu Beşir Hak dinini seçip Müslüman olması üzerine babası tarafından çok ağır işkencelere mauz kaldıktan sonra dili kesilerek Mekkeye gönderilir. Beşirin Mekkeye varması üzerine , Zaten daha evel o bölgede yaşayan müslümanlarla diğer halklara kan kusturan Malazgirt Kalesi Kumandanı Teymus ile anasının vahşetlerine son vermek için sefere çıkılmasına karar verilmesi üzerine Hazreti Ali (RA) sefere çıkarak malazgirt kalesi önüne gelir.
Yapılan savaşta Zümrü Ateşperest bütün sihir ve hünerlerini sergilemesine rağmen, sihir Hz Alinin kılıcı Zülfekara karşı işlemediğinden İslam Ordusu kaleyi ele geçirerek, imana gelmeyen ateşperestleri kılıçtan geçirmiş ve kaçanlarda önüne gelen bütün müslüman köy ve obalarına saldırarak katliam yapıyorlarmış.
Nitekim kaçanlarla Haçlı gölü çevresinde yaşayan köylerdeki müslümanlarla Bulanığın Haçlı köyü yakınındaki göl kıyısında ovada (Kazan Ovası) müthiş bir savaşa girerlerken Müşriklerden biri Kekelili bir ermişin kafasını keser. Herkes Ermişin yere yıkılacağını beklerken o kesik başını koltuğunun altına alarak kekeli köyüne kadar gelir.O zamanlar ateşperestler ile müslümanlar Kekeli Köyünde karışık yaşarlarmış.Müşrik ailelerden bir kadın dışarıda başını koltuğunun altına alıp gelen müslümanı görünce "Aman.. demiş bunların ölüleri böyle ise şimdi sağları kimbilir bizimkilere neler çektiriyordur" deyince ; bu gün mezarlık olarak tahsis edilen köy merkezindeki Şehit tepesinin tam eteğinde mubarekin kafası koltuğundan düşer ve orada yıkılır. Bu durumu gören müslümanlar gidip mubarekin başını kaldırınca; altından bu günkü ziyaret çeşmesi yerden fışkırır. Şehit orada çıkan su ile yıkandıktan sonra tepenin tam zirve noktasına mezarını yapar ve oraya defin ederler.
Mubarek günlerde ve kandillerde Şehidé Başkesin kabrinin üzerinde geceleri bir ışığın zaman zaman yanıp söndüğünü görenler olduğu rivayet edilir. Hatta 1965 yılında Kekelide bir cinayetin işlendiği gece Şehit tepesine ateş yağdığını ve görenler olduğunu hatırlıyorum. Bir keresinde orada şehit değil hazine var deyip kazıyan köylülerden birinin ertesi gün ağzının yamulduğunu (Yüz Felci) gözlerimle gördüm.
Ziyaret çeşmesinin ise dünyada eşi benzeri olmayan bir durulukta sanki filitreden geçirilmiş gibi temiz, buz dolabından çıkmış gibi soğuk ve şerbet kıvamında bir suyu vardır. yıllardır Köylü orada hem içme suyunu karşılıyor hayvanını suluyor, tarlalarını suluyor ve zahirelik buğdaylarını o suda yıkar. Yani ziyaret çeşmesinin nimetleri saymakla bitmez. Yanılmıyorsam 1964 yılında köylü kadınlardan biri ziyaret çeşmesinde çocuk bezi yıkayınca su çekildi. bir süre akmayan su tekrar köylüler tarafından kazılarak yeniden çıkması sağlandı. Suda insanlara zarar vermeyen küçük sevimli yılanlar ile balıkların yaşadığını herkes bilir. Bu gün hala ziyaret çeşmesi köye bahşedilmiş bir nimet olarak ovaya doğru akmaktadır.
İşte rivayet ve eskilerden anlatılan bilgiler ışığında Kesik Baş Şehid ile Ziyaret Çeşmesinin hikayesi ............
Kaynak: Kazımé Evdılhadiyé Şemski
Metin Düzenleme : Mehmet KEKLİK